loading

Tükürük Bezi Kanseri Tedavisi: Cerrahi ve Adjuvan Terapiler

Tükürük bezi kanseri, baş-boyun bölgesindeki tümörlerin %3-12’sini ve tüm vücut tümörlerinin %2-3’ünü oluşturur. Bu tümörlerin çoğu (%80) iyi huylu (benign) olarak kabul edilirken, %20’si kötü huylu (malign) karakter taşır. Tükürük bezi kanserlerinin tedavisinde, tümörün türü, büyüklüğü ve evresine bağlı olarak değişen yaklaşımlar kullanılır. Genel olarak, cerrahi müdahale ana tedavi yöntemi olup, ihtiyaç duyulduğunda boyun diseksiyonu gibi prosedürler de uygulanabilir.

Tükürük bezlerine ait kötü huylu tümörler özellikle parotis bezi bölgesinde yoğunlaşır ve baş-boyun bölgesindeki tümörlerin yaklaşık %5’ini oluşturur. Bu kanser türlerinin tanımlayıcı özellikleri arasında tümör kütlesinin hızlı bir şekilde büyümesi, kitle altındaki veya etrafındaki dokulara yapışma, sertleşme, çevre dokulardan ayırt edilememe ve parotis tümörlerinde yüz felci riskinin artması yer alır. Bu bulgular, kötü huylu tümörlerin daha agresif olduğunu düşündürerek muayene sırasında dikkatle değerlendirilmelidir.

Tükürük bezi kanseri tedavisinin ana prensibi, histopatolojik tanının belirlediği boyuna yayılma derecesine göre bezin çıkarılmasını içeren cerrahi bir müdahale gerektirmesi durumunda boyun diseksiyonu operasyonunu eklemektir. Tükürük bezinin ne kadarının çıkarılacağı, temel tanıya bağlı olarak belirlenir. Cerrahi sırasında, yüz sinirinin mümkün olduğunca korunması önemlidir, çünkü hastanın yüz ifadesi ve işlevselliği üzerinde önemli bir etkisi vardır.

Cerrahi tedavinin yanı sıra, radyoterapi veya kemoterapi gibi adjuvan (destekleyici) tedaviler, tümörün cerrahi sınırının pozitif olduğu durumlar veya sinir ve damar tutulumu gibi risk faktörleri bulunduğunda düşünülebilir. Bu tedaviler, tümörün daha fazla yayılmasını engellemeye ve kanser hücrelerini yok etmeye yardımcı olabilir.

Tükürük bezi kanseri tedavisi, hastanın tümörün türü, evresi ve genel sağlık durumu gibi kişisel faktörlere bağlı olarak özelleştirilir. Her hasta için en uygun tedavi planını belirlemek, bir multidisipliner sağlık ekibi tarafından yapılmalıdır. Bu ekip, kulak burun boğaz uzmanları, onkologlar, radyoterapistler ve cerrahlar gibi uzmanları içermelidir. Tedavi sonrası takip ve rehabilitasyon da hastanın sağlığını en iyi şekilde sürdürebilmesi için kritik öneme sahiptir.